Düş ve Gerçek Troia

0
98

Dünyanın en büyük sergisinin adını alan “Düş ve Gerçek Troia” 3 bin yıl önceki bir medeniyetin sanatsal zenginliğinin ürünü olan İliada ve Odysseia’sını daha iyi okumamızı sağlıyor. Kitap, Fatih ile Atatürk’ü Troia’da buluşturuyor.

Troia, 3 bin yıllık destanıyla düş ve gerçekliği bir arada yaşatıyor. Eğer Troia ve Troia Savaşı olmasaydı, Homo- res’un “İliada ve Odysseia”sı da olmayacaktı. İnsanlık, düş ve gerçekliği büyük yaratıcılıkla birleştiren edebi anıt niteliğindeki destanından mahrum kalacaktı. Düş ve gerçekliğin iç içe yaşadığı Troia Savaşı’nda Pagan dininin tanrı ve tanrıçaları dünya insanları gibi konuşur, yer-içer, aşk yaşarlar, birbirlerine karşı hile ve entrikalar yaparlar, savaş meydanlarında kahraman olurlar, aile içi kavgaları ile birdenbire küçülürler.

Homeros’u okumaya yardım ediyor

“Düş ve Gerçek Troia” bir sergiden yola çıkılarak yayın-lanmış pırıl pırıl kitap. Homeros, bize Troia ve savaşını aktarıyorsa da, “Düş ve Gerçek Troia” 3 bin yıl önceki bir medeniyetin sanatsal zenginliğinin ürünü olan İliada ve Odysseia’sını daha iyi okumamızı sağlıyor. Bir tarafta M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen Homeros’un destanları bir tarafta da 2001 yılında yayınlanan “Düş ve Gerçek Troia”… Okumak, anlamaktır. Anlamak ise bilmenin eşiğidir. Bu nedenle “Düş ve Gerçek Troia” eserini Türk-çe’ye çeviren Dr. Selma Bulgurlu Gün ile bu çalışmaya destek veren Mercedes – Benz Türk A.Ş. ile eserin ya-yınevi “homerkitapevi”nin çabaları değerlidir bulgaria holidays.

Fatih, Atatürk ve Troia…

Troia Savaşı bir yönüyle yeryüzünün ilk “dünya savaşı” olarak da tanımlanır. Bir kız kaçırmanın ardından çıkan bu savaş sonrasında bölge ve Avrupa yeniden şekillenir. Dünyanın ve bölgenin en zengin kenti Troia’nın küllerinden başka medeniyetler türer. Savaş sonrası başlayan göçler, dünyaya yön veren Roma’nın ortaya çıkmasına neden olur. Troia hem düş hem de gerçektir. Bu toprakların iki büyük öncü kahramanı olan Fatih Sultan Mehmet’le Atatürk’ü birleştiren bir savaştır aynı zamanda Troia. Fatih, Midilli Adası’nı fethetmeye giderken, Çanakkale yakınlarındaki Troia’yı da içine alan toprakları fetheder ve şunları söyler: “Allah, aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, bu şehrin ve halkı-nın intikamını alma hakkını bana nasip eylemiştir.”

“Anadoluculuk” akımının öncülerinden eleştirmen Sabahattin Eyuboğlu da(1908-1973), “ilyada ve Anadolu” başlıklı yazısında Atatürk’ün Troia ile ilgili iddia edilen sözleri şöyle anlatıyor: “Birkaç ay önce bir anıt jürisiyle Dumlupınar’a gitmiştim. Dumlupınar Savaşı’nda bulun-muş emekli bir albay bize Mustafa Kemal Paşa’nın meydan savaşına kumanda ettiği yerde, zaferin nasıl kazanıldığını anlatıyordu. Başkumandanın ağzından o günlerde duyduğu sözlere birden şunu da ekledi: ‘Dumlu- pınar’da biz Yunanlılardan Troyalıların öcünü aldık!’ Fâtih’le Mustafa Kemal’i buluşturuveren bu söz yerimden hoplattı beni […] İster yakışsın, ister yakışmasın, bana olağan gelmekle kalmıyor bu söz: Atatürk’ün tarih görüşüne ve bilinmedik bir yanına ışık tutuyor. Üstelik Fâtih’in mektubuyla birlikte ilyada’yı, Batı kültürünün kaynağını benimsemenin bir yolunu gösteriyor bize” (Mavi ve Kara, İstanbul 1967, s. 284)”

Troia eserlerinin bulunduğu ülkeler

“Düş ve Gerçek Troia” 486 sayfa. 30 santimetreye 24 santimetre ebadındaki parlak kuşe kağıda basılan kitap; Almanya’daki ve dünyanın çeşitli müzelerindeki Troia eserlerinden oluşan sergiden yola çıkılarak ortaya çıkmış. Kitabın arka kapağında “Bu eserler, Türkiye’de modern bir Troia müzesinde sergilenmeyi bekliyor” ibaresi var. Hazin bir çağrı.. Ama gerçek.. Umarız böyle bir müze gerçek olur ve antik eser tacirlerinin ellerinde bulunan Troia eserleri de buraya aktarılır.

Yani sözkonusu eserler anavatanında tekrar yerini alır. Sergiye “Ödünç eser verenler” bölümü çok ilginç Dulkadirli Yeraltı Şehri; Troia öyle bir talan edilmiş ki… Sergiye ödünç eser veren ülkeler şöy-le sıralanmış: Belçika, Bulgaristan, Almanya, Fransa, İngiltere, Gürcistan, İtalya, Yugoslavya, Avusturya, İsviçre, ispanya, Türkiye, Vatikan, Çin Halk Cumhuriyeti. Tabii ki en fazla eser veren ülke Almanya. Çünkü Troia kazılarını başlatan kişi Heinrich Schliemann bir Alman’dır. Kitabın önsözünde bu konuda şöyle bilgi veriliyor: “Anadolu’da Çanakkale Boğazı’nın doğu kıyısında yer alan Troia, Heinrich Schliemann’ın 19. yüzyılın yetmişli yıllarında yaptığı kazılardan sonra dünyadaki en önemli arkeolojik yerler arasında sayılmaktadır.

Günümüzde Troia yerleşimi olarak bildiğimiz, tarih öncesi höyüğü Hisarlık’taki kazılar 20. yüzyılın 30’lu yıllarında Cincinnati Üniversitesi’nden Cari W. Blegen tarafından devam ettirilmiş, ancak bir süre sonra çalışmalar bitirilmiştir. Kazılar 50 yıllık bir aradan sonra 1988 yılında Tübingen Üniversitesi Troia Projesi Başkanı Prof. Dr. Manfred Korfmann tarafından tekrar başlatılmıştır. Bu proje, fen ve tarih bilimlerinden

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz